Ana sayfa Köyümüz Albüm Üye giriş Konuk defteri İletişim Hizmetler Dosya indirme
Konuk Defteri  

Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim
   - betonkaya, 09.10.2023

Mudanya dan selamlar..

Mudanya da bahar havası yaşıyoruz..
Yusufeli hepimizi üzüyor, yüreğimizi yakıyor..
Yazın ancak geliriz o zaman da muhtemelen Eski Yusufeli sulara gömülür..
   - cmustafagumus, 24.02.2023

yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur.
   - sanikor, 23.02.2023

Artvinden hayırlı günler
   - Cemal Akistanbullu, 09.11.2022

Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun
   - Cemal Akistanbullu, 29.05.2022




EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu

Sisteme giriş  




 


Hala hesabınız yok mu? Hesap açmak için tıklayın.

Çevrimiçi  
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
7 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi.

Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

Arşiv

<   1112131415152535455565758596061626364656667686970717273747576778797107117127137147157167177187197207217   >

CAN YÜCEL

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 06 Ekim 2015 Salı
Konu: Şiirlerimiz 
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

Can Yücel
Sayfayı yazdırmaya hazırla

KURBAN BAYRAMI KUTLU OLSUN

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 18 Eylül 2015 Cuma
Konu: Sosyal yapı 
İLk çocukluğumda hatırladığım kurban bayramı kışa karlı zamanlara denk gelirdi.daha sonraki çocukluğumda da kurban bayramı bu zamanlara geliyordu.
Kartolların çıkmaya başladığı zamanlar,
kardelenlerin çayırlardan çıkmaya başladığı,
tikankakalarının kızardığı daha kuşburnu olmadığı zamanlarda hatta reçel marmelat yapılmadığı zamanlarda
pantaların yeriştiği
salorların sarardığı dağların kırağıya büründüğü
Dağ köylerinden,ohurdan,tavuskardan eşeklerle yolcuların geldiği zamanlarda
öküzün gezlordan sanıkora gittiği
bazı komşuların mezraya koçtuğu
lükesetlerin gezlorların renk cumbuğuna döndüğü
gurbetçilerin dönmeye başladığı
okulların açıldığı
sazvenede bile ekin kalmadığı zamanlarda
kavakların sarardığı
lahanaların kafa yaptığı
guz şalgamlarının büyümeye başladığı
harman gölgelerinde tarla başlarında kartol için kuyların kazıldığı
şikerde kızılcıkların sonuna gelindiği
üzümlerin narların yetiştiği
hurmanların ağzımızı burduğu
sabrı eminin kuru kızılcık toğladığı,kartol toplamaya başladığı
Tahılı unu az komşuların ofisten buğday almaya başladığı
tarla ot sap işleri azalan komşuların bucuca toplamak için meşelere gittiği
Bekçi temo eminin arada görmezden geldiği arada düdük çalarak korkuttuğu
Şikerde dökülen gazellerin üzerinde ayvaların düştüğü
daha hatırlamadığım zamanlarda
Kerem Hüsen eminin,Dodı Hasan Tayının,Dursun eminin kurbanlık getirmeye başladığı zaman işte tam bu zamanlardı.
Sayfayı yazdırmaya hazırla

BENİM ACIM,SENİN ACIN

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 09 Eylül 2015 Çarşamba
Konu: Sosyal yapı 
Prof.Dr.Giyasettin DEMİRHAN

Bu yazı 21 Şubat 2015 tarihinde yazıldı. Köy görünüyor da köye ulaşmak için dolambaçlı yollar tercih ediliyor ya da gerçek yolları görmekte zorlanıyoruz. Durum böyle olunca her şey pahalıya mal oluyor ve kazanan yok ortada... Kaybeden ise çok ;(((
BENİM ACIM, SENİN ACIN... Koltuklarda Oturmakla Problem Çözülmüyor. Hayata İçinden Bakmak Lazım...
Acının da tarafı var ya... Ona şaşarım hep. Var tabi ki! Sana, en yakınına, ailene, dostuna ait acı tamamiyla sana aittir.
Öyle de; tecavüz edilip öldürülen kadının, bıçak saplanan öğrencinin, kurşun sıkılan askerin ya da sivilin, yol vermedi diye başı ezilen sürücünün, daha başarılı diye kıskanılan çalışanın, inançlı ya da inançsız diye dışlanan bireyin, giyiminden dolayı "tahrik oluyorum" düşüncesinin yarattığı baskının, dahası; insan olma çabası içinde olup acı çekenlerin acısı kime ait?
Öyle ya! herkesin acısı kendine... Nedense çoğunluk böyle düşünür ama yalnız kaldığında, hakkı yendiğinde, başına geldiğinde "Ah vah!" eder. İşte o zaman birbirimize olan sorumluluğumuz anımsanır. Oysa yaşamın her anı bu an...
Nejat İşler iyi demiş: Berkin'e sahip çıkmakla Alevi, Fırat'a sahip çıkmakla ülkücü olunmaz. Dahası, Demirtaş'ın sözünü onaylamakla kürt, Arınç'ın sözünü takdir etmekle muhafazakar, aydınlıktan söz edince Atatürkçü, liberallikten söz edince Amerikancı, özgürlükten söz edince solcu, kadın haklarını savunmakla feminist, çobanla birlikte çay içmekle cahil, Paris'te müze gezmekle entellektüel, vb olunmaz.
Diyelim ki olunur... O an için ol! Ne olur yani! Bunun özü insan olmak ama insan olmanın neresindeyiz önce ona bakmak lazım. Her sabah uyanınca, her akşam uyku öncesi...
Unutmamak lazım. En zayıf olan bireydir, en özgür olması gereken de... ama birbirimizden de sorumluyuz. Ne olursak olalım. Hayalci miyim nedir? Diyelim ki öyleyim!
Aklımız sermayemizdir. Mukayyet olalım. Söze gerek yok. Ben kadar, ailem kadar evime ve ülkemize aitim ama bir o kadar da dünyalıyım.
Nazım Hikmet zaten özetlemiş. Kimseye söz düşmez belki ama bu sıklık bitsin deme hakkı da olmalı insanın.
"Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim."
Sayfayı yazdırmaya hazırla

BAŞIMIZ SAĞOLSUN

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 07 Eylül 2015 Pazartesi
Konu: Sosyal yapı 
GÜNAYDIN
Keşke acısız, ölümsüz bir dünya dileyebilsek
ama her gün her herden ölüm geliyor
her gün genç bir fidan veda ediyor hayata


************************
Günler Perişan
yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda birşey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde herşey
hem acıya, hem umuda benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin rontgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirsede bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünkü ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda birşey var
bizi onduran birşey
acıya saran
umudu kuşatan
kalbim: kalbim mi desem
var kalbim :yaşayan ben
hayatla, ölümle, cinayetle
gazetelerle, radyolarla, eski üniversitelilerle
eski prof hocalarla
yaşayan ben :geç mi kaldık/ kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlun da elbet yurtseverden
birgün bırakır da sizi yüzüstü
yüzüstü değil :elbette bizüstü
bırakırda kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
bırakır da sekizyüzlük hırtları,şunları bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedin annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi
şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da
bizi yaşatan
günler perişan

Arkadaş Zekai Özger
Sayfayı yazdırmaya hazırla

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ

Gönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 01 Eylül 2015 Salı
Konu: Şiirlerimiz 
Barış Emeği

Barış emektir
Barışa emek verin

Barış gelecektir
Zaman ayırın

Barış mutluluktur, umuttur
Barışı koruyun

Barış için
Barikatlar kurun

Karanfillerden, güllerden
Kırçiçeklerden

Barış için şarkılar çalın
Söyleyin nice nice dillerden

Barış için şiirler yazın
Yedirenkli dizelerden

Kuşlar uçsun, kelebekler
Sular coşsun

Irmaklardan, göllerden
Denizlerden

Barış güzeldir
Güzele değer verin

Sevin, kucaklaşın, gülün
Barışı düğünleyin

Alın terinizle ışıl ışıl
Barışı gümüşleyin

Tırnaklarınızla kazıyın
Barışı dağa, taşa

Yüreklere, gönüllere,
Bilinçlere işleyin

Köy köy, kent kent,
Mahalle, cadde, sokak

Barışı ilmek ilmek
Dokuyun, örün

Öyle ki kalmasın
Barışsız hiçbir bucak

Barışı çoğaltın, yüceltin
Bağ, bahçe, koru, orman

Barış fidanları dikin
Yeşil boylansın gürden

Unutmayın barış yoksa
Sağ çıksanız da savaştan

Siz de suçlusunuz, sorumlusunuz
Silah almadıysanız bile elinize

Savaşta can verenlerden
Siz de suçlusunuz, sorumlusunuz

Çünkü barış varken, gerçekken
Yeterince emek vermediniz

Onu koruyamadınız demektir

İşte bu yüzden
Her şeyden önce

Bugün barış emeği gerektir.

ŞİİR:YAŞAR MİRAÇ
Sayfayı yazdırmaya hazırla

<   1112131415152535455565758596061626364656667686970717273747576778797107117127137147157167177187197207217   >