|
||||||||||||||||||
Konuk Defteri
Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim Mudanya dan selamlar.. yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur. Artvinden hayırlı günler Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun Sisteme giriş
Çevrimiçi
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
7 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi. Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz. |
ONBAŞIGIL ŞİİRLERİGönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 04 Aralık 2009 CumaŞiirlerimiz EVLERİNİN ÖNÜ Evlerinin önü yokuştur Ayvanlar dolu kuştur Yarı efkardan geliyor İçmemiş ama sarhoştur Evlerinin önü düzlama Oturmuş yer közleme Sevdiği gürbet ellerde Bitermi yolunu gözleme Evlerinin önü boş herkler Uyumaz ayakta pinekler Yarı gürbet elde olanar Gelir diye yolunu kelkerler Evlerinin önü meşe Eline almış menekşe Sevdiği yanında olanlar Sevinçten olur dört köşe Evlerinin önü gelincik Seviyorsa atar gülücük Eğer inceden eliyorsa Oda seviyor evlenecek Evlerinin önü gölgelik Boşuna yapma dalginlik Fazla vakıt geçirmeden Seviyorsan al gelinlik NİHAT ALAN *04*12*2009-CUMA KIZILCIK Ilkbahar olunca çıçegı erken açar. Sarıdır çıçegı leçek gıbı açar. Namı buyuktur dunyaya saçar. Kızılcığın şurubu doktor gıbıdır. Şıkerın başmımarı kızılcı meyvası,dır. Pestılın dostu uzum şırasıdır. Kaderımız bızım çıle sılasıdır. Kızılcığın şurubu her derde devadır. Kızılcığın boyu uç metıreyı geçmez. Odunu sertır perk odununu seçmez. Yıl onıkı aydır evımızden bıtmez. Kızılcıgın şurubu doktor gıbıdır. Danesı kuçuk tur kerametı buyuk. Karsa , Golaya tutarız yuku. Arpaya, peynıre verırız bıre uçlu. Doktordan bıle guçludur bızım kızılcık Kızılcıgın leçerı her derde deva. Hastalık gırmez kızılcıklı eve. Umarım herkes kızılcığı seve. Kızılcık şurubu herderde deve. BETON KAYA-*2009 KARA HURMA Atalarımız peşine azmı kaçtılar Karın üzerine cecimleri açtılar Keçenlerini bir tarafa seçtiler Kara elmas gibiydin kara hurma Bıraz gög olanı eteşle yapardık kebap Yerde birakmak gunah toplamak sevap Eldivensiz kişilerle olmazdın muhattap Cecimin yanında ateş yanar kara hurma Her ağaçta bir adam görülür Ne mola verir ne de yorulur Evin ihtiyacı senin ile görülür Şimdi unutuldun sen kara hurma Kışı gelince dane dane döşürülür Ezilmesin diye kersanklarla taşılır Kışın ortasında çabugun sırtı aşılır Kızılcığa kardeş olurdun kara hurma Yeni nesil seni hiç kayle almadı Artık kesildi kütüklerinde kalmadı Tadını almayanlar değerini bilmedi Şekere eşdeğerdin kara hurma Artık unutuldu eskilerin sefası Karkışta zor çekililrdi onun cefası Nihat'in seninle sona erdi mesaisi Seni hiç unutmadım kara hurma NİHAT ALAN *01*12*2009* P E R Ş E M B E FÜZÜLİ Anılarımızdan silemeyiz mazıyı Boşuna yazmayız bunca yazıyı Çocukken kıra yapardık geziyi Demeyinki köyü bekleme füzüli Gitmiş gürbet ele işini kurmuş Dünyanın anasına dem vurmuş Gelene gidene köyünü sormuş Bana sorsan bunca emek füzüli Hüzünlü bakar gözleri mahmur Yaşamaya değer şu kısa ömür İster tezek yak isterse kömür Öteye beriye göç etmen füzüli Sormak lazım seni kim büyütmüş Atalarımız bunca yıl açmı yatmış Kimin boğazından geriye artmış Kendi kendine eziyet etme füzüli Gidenin ardına malı mulku katmazlar Öteki dünyada saraylarda yatmazlar Gidenler davul zurna ile gitmezler Dost ağlar öteki derki herşey füzüli Üçgünlük dünyada sıhatlı olun Sağlık istıyorsanız büyürün gelin Nihat der sözlerimi dikkate alın Vaden dolanı bekletmezler füzüli NİHAT ALAN*02*11*2009* Ç A R Ş A M B A KÖYÜM Demet demet bilgilerin dökülür Sanki yüreğimden parça sökülür Varamam yanına belim bükülür Gördükçe resmini yanarım köyüm Sevda kokar yaylaların bağların İlk baharda yemyeşildir dağların Ölen bekler terkediyor sağların Uçan kuşa seni sorarım köyüm Emeği yok değil kalem tutanın Bildiğini gönüllere katanın Sevdası hep büyür senden yitenin Gurbette sevdanı ararım köyüm Adım adım anlatılır her yerin Ginkaloda senin vadinde derin Bilirim ayrılık en son kaderin Ölmsem mezarına gelirim köyüm Edebi değerler seninle yaşar Ayhan Demirhan'a Kadir hep şaşar Nasıl bulup anlatır ikişer beşer Her mezrana ayrı bakarım köyüm Selam seni yüreğinde yaşatanlara OĞDAR KADİR ALAN B O Ş D Ü N Y A Sabah kalkar nemden gözü açılmz Musluğu açar kokudan suyu içilmez Para var ise gürbetelden geçilmez Her sonucu paraya bağlar boş dünya Ana baba evlatlarına hasret kaldı Kardeş kardeşin gözünümü gördü Kime yaklaşsam paran varmı sordu Parasız hiçbir işin olmaz boş dünya Nedir bu milletin senden çektığı İğne deliğine ipi parayla soktuğu Terzinin iğine kadar deliği diktiği Yerde paranın hatrı var boş dünya Parası olmayanın halhatrı sorulmaz Parasız zırnık kadar işimiz görülmez Onsuz tüvalette bile rahat verilmez Sıkışıp patlasan olmaz der boş dünya Laf olsun diyemi yazarım onu bileyim Kolayı varsa bana biraz yardım eyleyin İsterse namazı kıldıran imama söyleyin İbadeti bile parayla yaptırır boş dünya Demeki boşuna konuşuyor Nihat ALAN İster cemağete sorun cenazeye gelen Sarmak için ikmetre kefenlik bezi alan Helalinden para ödemelidir boş dünya NİHAT ALAN *02*11*2009* Ç A R Ş A M B A ÇALI Yapraklık ağaçların bizde çok vebalı Tandırı kızdırır bir kucak nahrav dalı Unutulurmu köyümün bereketli halı Eskiden olmazsa olmazlardandı çalı Kimse çalıyı birşey yerine koymaz Tandır çalı olmaddan iyi kızarmaz Kenar köşeden kırıntısı eksilmez Kona kona toplanır bayırdan çalı Çalı için kalkıp kaşlara gidilir Mal davar için yaprak edilir Kilometrelerce uzaktan gelir Hafiftir fazla kilo döğmez çalı Her ateş yananda adı yadolur Hamandakı çira ile bir tutulur Ateş yanacaksa üzerine atılır Ateşi kolay tutuşturur çalı Betonlaşma onunda ardını aldı Onun yerine zehirli kömür geldi Ekmek pişirme işi tupla halloldu Kırıyle pasıyla unutuldu çalı Artik tüketilimiyor çalı cinsi Kenera köşeye sarmıyor hisi Onunla demlenirdi çayın hası Elaltındaki yakacağımızdı çalı NİHAT ALAN *30*11* 2009* P A Z A R T E S İ HANI O BAYRAMLAR Kafama göre bir düzen kuramadım Bu bayramda da babamı göremedim Uzaktayım annemin eline varamadım Hani eski gülük gülstanlıklı bayramlar Sağlam tuttuk kurbanı kaçırmadık Erken kestik fazla zaman geçirmedik Evle ezanı okundu hala içeri girmedik Hanı kınalı koçlar olduğu eski bayramlar Sabah güneşi ile sofralar kalkardı Gençler yaşlıları ziyaretle yoklardı Mezardaki atalarımız bizi beklerdi Hani insan hani ziyaret eski bayramlar Yarıbüçük yiyen salkahagilin harmani Gavur emi boşalt şajor şajor mermini Karanlık basmadan kimse eve gidermi Nerde üç gün üç geceli eski bayramlar Gavur ile dodı durmaz karşılıklı atarlar Ogeçe mahleliler karşı tumba yatarlar Her bayram illeki birde güreş tutarlar Eğlenceli davul zurnalı eski bayramlar Daha çok yazıpta fazla ciğer yakamam Yazdığım yazılara cesaret edip okumam Yaralıyım köyüm senden ayrı çıkamam Nihat her bayram der ah eski bayramlar NİHAT ALAN *27*11*2009* CUMA TÜM OĞDAR HALKINI BAYRAMI KUTLU OLSUN Evleden sonra düğünler kurulurdu KÖYÜM Çocuk aklım yetemedim Kendi sözüm tutamadım Ayrılmak zor unutamadım Adın anmam derdim Köyüm Çobanlık çok bunaltmıştı Sanki gözüm köreltmişti Fikrimi uzağa yöneltmişti Asla dönmem derdim Köyüm Hayalı hesaplar yapardım Havalardan atıp tutardım Ben senden nasıl kopardım Ayrılınca anladım Köyüm Kim diyor yatarım karnım tok Çalışmayana asla ekmek yok Çekince gürbetlerde yokluk Ancak anladım seni Köyüm Elaltında çalışmayı görmedim Gece mesayisinemi kalmadım Kafama göre izinim alamadım Kafa sonradan uyandı Köyüm Bedenim uzaklara göçürdüm Artık yaş kırkdokuzu geçirdim Nihat der ben treni kaçırdım Elliye ne kaldı bitti Köyüm NİHAT ALAN *27*11*2009* CUMA-- KURBAN BAYRAMI ANLATALIM Bilenler geçmişimize işik tutalım Biraz eski yaşantıya göz atalım Musandere toprak sedire yatalım Yanlarımızdaki hasır izlerini anlatalım Yüz çevirmiyelim geçmişimize Bildiğimizi verelim çocuklarımıza Dede yadigarıdır çocuklar bize Her firsatta tarihimizi anlatalım Atamızdan alınanı kafamıza dizelim Eksikleri hatırladıkça kenara yazalım Gerkirse Oğdarlıları tek tek gezelim Orf adetleri yemeklerimizi anlatalım Birinci kalite patatesin değeri Oğdarlının doludur haro mereği Anlatki unutmasın kondu direği Saresha hibar mala matrükayı anlatalım Yümürta patatesin yakın komşusu Bolca surulsun toğurdun tortusu Birde yıllanmış tereyağının keflisi Sosüyle süsüyle bu yemekleri anlatalım Kızartma yemek salata boran Yanyana dizilmiş hamur yoğuran Alev gibi tandırda ekmeği vuran Eli nasırlı ana bacı kızları anlat Tuman yırtık tutmaya yetişmez kanca Acı soğan cılaka lor biberli birde mıncı Yırmı nüfus bir arada baba kuzen amca Evdeki saygi sevgi samimiyeti anlatalım İshal keser Oğdarın kara hurması Yiyince ayıp olur topluma girmesi Kızılcığı yiyenin kalmaz derdi vebası Karahkuda soko molozanı anlatalım Köyde bilmezdik sitresi falan Derdikki herşey Allahtan gelen Ne kalmış ise kafalarda kalan Bilbilerimizi çocuklara anlatalım Neşeyle oynardık çelik çomağı Düğme yok ip ile tuttururduk iliği Mereğin üstüne açıp saman deliği Saman tepmenin tekniğini anlatalım Zinde tutan spor aletlerinin en alakası Gölgelerde çürüyor harman makinesi Yayık ayranı siler ciğerlerimizdeki pası Yaylacılığı çobanlığı lençberliği anlatalım Bahs edelim toprağa gömülü yapıdan Ahir ile evlere girerdik aynı kapıdan Kapılerin kilitleri canak körkotadan Ahir ile evi bölen soyaları anlatalım Ev olarak kullanılırdı bölmelerin yarısı Ahir tarafı karanlık olurdu evin gerisi Kiriş soyalarda iz yapardı çiranın hisi Fiskeyle yanan örümcek ağlarını anlatalım Tereyağsız değil bir omurga bile Ormanlar dolu olur çalı yonga ile Üst üste çalınan dört kaburga ile Naylonlu derili pencereleri anlatalım Gezlora gitmek isterdim gün aşırı Severdik kalabalıkla haşır neşiri Evden ahira geçerdik sonra dışarı Kapının tıskarını bağlanışını anlatalım Farklıdır oranın domatesi hiyarı Boş birakmazdık binerdik hoçıyarı Böyle güzellik edildi terki diyarı Dudı çuğur lik oynamayı anlatalım Geçmişini iyi tanımalı çocular Eski yaşantıları azçok bilecekler Köylü yaşayıp çağa uyacaklar Çalışmanın zorluklarını anlatalım Boş beklemedik dağın zirvesini Eğer iklim tutar verirse semeresini Bakmaya doyamam ekinin kellesini Taşıdığımız bağları hızekleri anlatalım Burnumuzu yakardı ahirin çirosu Bazen sanki tıkanır yemek borusu Emek verenin doludur merek harosu Tekne tekne yıkanan tahılları anlatalım Çırodan yanardı bürnümüzün direği Yemek anında ağzımıza getirir yüreği Kimse bilmezdi fırında pasta böreği Pilekte pişen cadıyı böreği anlatalım Bölük bölük yayılırdı dağlarda davar Millet mal gelirken seyretmyi sever Her evin ihtıyacından fazlası var Ahir dolu mal davarı anlatalım Gidenler ebedi geri gelmıyor Otuz yaş altındakiler bilmıyor Dönüp bakınca yüzüm gülmüyor Kaç yaşında çalışıldığını anlatalım Azmı taşırdık harmana sapı samanı Bitkilerden bulurduk dermeni Şuan köyün yaşanacak zamanı Doğanın rengarenk duruşunu anlatalım Nihat'im Oğdara yazdım yazımı Ne bir şaairim nede halk ozanı Babama esirgemem sözümü Gerçekleri açıkça anlatalım NİHAT ALAN*26*11*2009* PERŞEMBE BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN Bayramda tutamadık köyün yolunu Varıp öpemedik büyüklerimizin elini İmkansizlikler büker fakırın belini Aanam Bayramıniz Mubarek Olsun Her bayram hasretle bekler cocuğu İki yıl önce yanından ayrıldı kuçuğu Birakııp gelemedın inekle katırcığı Baba Bayramınız Mübarek Olsun Hasretlik yakar memleketi özletir Anaya babaya yolumuzu gözletir Sandıkı gürbetel sağlığımı düzeltir Bacı Bayramınız Mübarek Olsun Biraz olsun hasretlığını dindirdin Gidince yanık şiirleri kondurdun İzmir'e yerleşip ateşin yandırdın Kardeş Bayramınız Mübarek Olsun Hiç tekin durmadın hep koşturdun Kimle samımı oldun ise coşturdun Gittin Bursa'lara yerleştin durdun Kardeş Bayramın Mübarek Olsun Gelmek isterler her firsatta Köyüne Selam tüm Oğdar Köylüleri soyuna Hepımız geldik binbir turlu oyuna Köylülerim Bayramınız Mübarek Olsun NİHAT ALAN *26*11*2009 PERŞEMBE BAYRAM AREFESİ
|