|
||||||||||||||||||||||
Konuk Defteri
Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim Mudanya dan selamlar.. yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur. Artvinden hayırlı günler Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun Sisteme giriş
Çevrimiçi
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
4 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi. Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz. |
OĞDARA MEKTUPGönderen: Mustafa Gümüş Tarih: 08 Aralık 2009 SalıGelenekler Sevgili Oğdar; Yıllar oldu senden ayrılalı. Aslında ayrılık kelimesinin bu kadar kolayca söylenmesi ne derece doğru bilmiyorum ama yüklediği anlamları kelimelerle ifade etmenin zorluğu herkesi çaresiz bırakıyor. Her şeyi tek kelimede anlatmanın en kestirme yolu bu olsa gerek. Birbirini kovalayan yılların getirdiği telaşe içerisinde yüreğimden çıkaramadığım tek şey, sana olan hasretliğim ve sende geçirdiğim günlere olan özlemim. Başımı yastığa koyup, kripiklerim birbiriyle her buluştuğunda, pez köprüsünden bir nefes alımlığı hızla ketevetin ağzına çıkar, hasret kokan yüreğimi o doyumsuz manzaranla buluşturuveririm hemen. Hep seni sorar, hep seni özlerim yıllar yılı. yazan:sedat ayar Bazı geceler bu şişko göbeğimle yıldırım hızıyla samelenin tepsine çıkar, sazvenenin tepesinden başlayıp büyük sırta, ordan çabuka, evliyaya, ketevete kordiyete sürerim gözlerimi. Sonra hanın sırtına iner, ellerim arkamda her günkü yürüyüşümü yapar, efkar tepesinden sameleye doğru bakıp aşacak olan ot yüklü katırları beklerim. Rıza hafız dayının ezan sesiyle dindiririm hasretliğimi bazen. Bazen Bilal eminin kahvesinde okey oynar, bazen kemal çavuşun dükkanının önünde kana kana su içerim. Cumalarda en ön safta huzur bulur, bayramlarda üst katta çocuk olup gülüp oynaşırım kendimce. Yokuşlarını sindire sindire çıkar, baktığım her evden sıcak bir gülümsemeyle karşılık alırım. Sedat emi merhaba sesleriyle çıktığım yokuşlardan güle güle Sedat emi sesleriyle uğurlanırım cami kapısına. Dabbo Hasan eminin sert ama tatlı muhabbetine dalar, sabahın köründe arabanın içerisinde teyine dönüp şikerin derelerine inene kadar uykulu gözlerimi zorla açık tutmaya çalışırım. Pez köprüsüne inince ayrılmaktan vazgeçip tekrar gerisin geri bağların derelerine vururum kendimi. Şikerde Sabri eminin dükkanında çay içerken, sıcaktan bunalmış çiçinaların seslerini beynime nakşederim. Derenin sesiyle değirmenin sesi birbirine karışır, meğunun rampalarını düşüne düşüne yola koyulurum ikindi ezanıyla. Ketevetten aşmanın doyumsuz heyecanını binlerce, yüzbinlerce yaşamak için bütün hayallerimi ketevetin arkasında bırakır, yüreğime onları da alıp öylece dönerim ketevetin ağzından. Tekrar tekrar yaşamak isterim her gece aynı sevdayı. Lükesete giderim ara sıra. Çocukluğumun mezrası, yüreğimin baş köşesi. Taşbaşına çıkar, ordan merabakeyi, çihanı, gocoğeti, gezloru, ahoyu, avazanı, kirtiyeti seyrederim. Cabağetin taşlarından düşecek gibi olsam da hayallerimin şefkatli kanatlarına kendimi bırakıp büyük köknarın dibinden nasartheve kadar uçar giderim her gece. Köyün sırtındaki güneşlerin inme manzarasını nahırın arucetteki süzülüşüyle birleştirince oradan ayrılmak imkansız olur benim için. Tikili taşta hilez avlar, mezarlıktan geçerken babama, ablama, dedelerime, nenelerime gözyaşı dökerim. O toprakları onun için seviyorum ya zaten. Canımdan iki parça orda yatıyor ve canlarımdan can alıyorlar her gece. Sevgili Oğdar; En çok neyini özlüyorum biliyor musun? Sokaklarında çocuk olup gece yarılarına kadar çul toplarla top oynamak ve her hanesinde gülen yüzlerin eksik olmadığı o küçücük evlerden yükselen dost seslerini duymak. Okulda arkadaşlarımla oynamak ve çayırlarında yuvarlanmak. Dereli gilin kapıdan nahırın gelişini seyretmek ve saleh gilin harmanlarda çatlarcasına oynamak. Çoçta çamurlara batmak, sazvenenin başından dağa aşmak. Gezlora giderken ihuhu çekmek, sirtlardaki harmanda harman koşmak. Cami kapısındaki kuru tahtanın üzerinde popomu taş kesmek, ivana gilin ponğarın sağ gözesine ağzımı dayayıp kana kana su içmek. Lütfi çavuşu, Kemal çavuşu, kevel Hasan emiyi, Bila emiyi, Faris dayıyı, Halis emiyi, Şehriya neneyi, Zegan Mehmedi, Hasanağa Aslanı, ablamı, babamı özlüyorum Oğdar. Sende yaşanan günleri, sende yaşayan insanları özlüyorum. Uzat elini bana. Rüyalarımı gerçeğe, hasretimi mutluluğa çevir şimdi. SEDAT AYAR ANKARA ARALIK 2009
|