|
||||||||||||||||||||||||
Konuk Defteri
Yıllar sonra selam yazalım kale mi kiralim Mudanya dan selamlar.. yeni yusufelinden selamlar. eski yusufeli yavaş yavaş sular altında kalmaya başladı bir tarih sular altında kalıyor. görmek isteyenlere arkadaşlara duyrulur. Artvinden hayırlı günler Artvinden hayırlı günler değerli oğdarlı dostlar her şey gonlunuzce olsun Sisteme giriş
Çevrimiçi
Şu an bağlı olan kullanıcılar:
7 konuk ve 0 kayıtlı kullanıcı çevrimiçi. Şu anda sitemizde konuksunuz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz. |
İşte bu mutluluk kaynaklarından biri olan teştin dibini yalama olayını bilmeyenler için bir kez daha burada anlatmak istiyorum. Malumunuz. Oğdarda dut yetişmez. Peki nerden çıktı bu teştin dibi diyecek olursanız hemen sizi en kestirme yollardan şikere veya lükesete götürmek isterim. Dutların dökülmeye başlandığı günlerde bütün çocukları ve gençleri tatlı bir heyecan sarar. Çünkü dutlardan pekmez yapılacak, pekmezler teştte pişecek, pişen pekmezler kovalara dökülecek ve teştin dibi onlara kalacak. Mutluluğun kısa özeti bu. Teknik ayrıntısına gelince; Dallarından itina ile cecimlerin veya kilimlerin üzerine silkelenen dutlar, kaynar kazanın içine atılarak iyice kaynatılır. Daha sonra kaynatılan dutlar bir telisin içine konularak özel yapılmış kurunlarda üzerine taş bastırılarak preslenir ve şırasının çıkması sağlanır. Elde edilen şıra, teşt denilen geniş tabanlı kazanlara konularak kaynamaya bırakılır. Kuş gözü, öküz gözü gibi evrelerden geçen şıra, pekmez kıvamına gelinceye kadar kaynatılır. Daha sonra sıra sıra dizilen kovalara dökülerek soğumaya bırakılır ve meşhur dut pekmezi elde edilmiş olur. Kıvama gelen pekmezin teştin içerisinde kalan kısmı ise dut yapraklarının özel olarak katlanması suretiyle meydana getirilen lapik ile güzelce silinerek mideye indirilir. Oğdarlı bir gencin havası, yaladığı teşt dibi sayısı ile doğru orantılıdır. En fazla teşt dibi yalayan genç fiyakasını atmaya hak kazanmış, en az yalayan ise dalga geçilmeye mahkum edilmiş sayılmaktadır. Onun için dutlar zamanı teştten teşte yetişebilmek için tam bir yarış vardır. Kim, hangi komşuda kovalara dökülüp, boynu bükük bir vaziyette müşteri bekleyen bir teşt dibi bulursa hemen onun başına teklifsiz oturuverir. Bu aynı zamanda komşuluk ilişkilerinin, insanların birbirine sevgi ve saygısının da eşine az rastlanır örneklerinden birisidir. Hiçbir komşu, hiçbir gence veya çocuğa niçin teştin dibini yalamaya geldiğini sorma medeniyetsizliğini gösteremez. Bu doğal bir haktır çünkü. Üç kişinin, beş kişinin, on kişinin teştin başına çömelip hızlı hareketlerle pekmezi silmeye girişmeleri, görüntü açısından da hoş bir manzara oluşturmaktadır. Bu, Oğdarı Oğdar yapan güzelliklerden sadece bir tanesidir. Oğdarın güzelliklerinin farkına varabilmek için ya orda yaşamak, ya yaşayanları görmek, ya da yaşayanlarla dost olmak gerekmektedir. Oğdarın kendine özgü bir kültürüdür bu. Aramakla bulunmaz, sormakla anlaşılmaz. Gayemiz, bu kültürü yaşamak ve sonsuza kadar yaşatmak olmalıdır. Yoksa verdikleri ile bizleri bu günlere getiren Oğdara ihanet etmiş oluruz. Tüm Oğdar dostlarına gönülden sevgi ve saygılarımla. SEDAT AYAR
|